Kalp damarlarının tıkanması nedeni ile oluşan riskin ortadan kaldırılması için gerçekleştirilen en ideal tedavi yöntemi günümüzde Koroner Arter Bypass Cerrahisidir. Yani kalbi besleyen damarların tıkanıklıklarını cerrahi yol ile, vücudun başka bir bölümünden alınan damarlar ile bypass (köprü) yaparak giderme işlemidir. Dünyada ilk kez 1967 yılında Amerik Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilen Koroner Arter Bypass Ameliyatı sonradan hızlı bir şekilde yayılmış ve günümüzde Kalp Damar tıkanıklığının “Altın Standartı” haline gelmiştir.
Standart Koroner Bypass Cerrahisi Kalp ve Akciğer Makinası ile gerçekleştirilir. Bu makine kalbin ve akciğerin görevini geçici olarak üstlenerek, Cerraha kalpte ameliyat yapmasını sağlar. Bu esnada kalp ve akciğer durdurulur, işlem bittikten sonra kalbe kan akımı sağlandığında kendiliğinden çalışan kalp, yeterince dolaşım gücünü sağladıktan sonra bahsi geçen makine durdurulur ve kalp artık kendi kendine çalışmaya başlar.
İşte bu işlemin, yani kalp ve akciğerin durdurulması, dolaşımın dışarından sağlanması, bu esnada dakikada 3 ila 7 litre kanın oksijenlendirilip, vücuda geri pompalanması işlemleri az da olsa komplikasyonlara yol açabilmektedir. Özellikle yaşlı ve komorbid (yani eşlik eden birçok önemli hastalığı olan hasta grubu) hastalarda bu komplikasyonlar daha belirgindir. Bazı hastalar birkaç gün toparlanamaz.
İşte bu sebepten dolayı bu bahsi geçen cihaz Kalp-Akciğer Makinası kullanılmadan, kalp durdurulmadan yapılan Koroner Bypass Ameliyatı teknikleri ortaya çıkmıştır. Gerçekten de bu sürecin tüm yan etkilerini bir kalemde yok eden bu tekniğin ismi ; “Çalışan Kalpte Bypass”dır. Koroner Arterler (yani kalbi besleyen damarlar) kalbin yüzeyinde oldukları için ulaşılması oldukça kolaydır. Bu nedenle kalp durdurulmadan, sadece işlem yapılacak damarın bölgesi değişik metotlar ile sabitleştirilerek, kalp çalışırken de vücudun başka bir yerinden alınan damarın hedef bölgeye dikilmesi sağlanır. İşlem farkındaysanız oldukça tecrübe ister. Zira kalp durmamakta, vücudun ihtiyacı olan tansiyon ise normal seyrinde seyretmesi gerekmektedir. Ayrıca bu işlem oldukça kısa sürmek zorundadır, çünkü uzun süre kalbin damarı kanama kontrolü amaçlı kapatıldığında hasar meydana gelebilir.
Çalışan Kalpte Bypass ameliyatı bazı cerrahların rutin olarak tercih ettiği bir yöntemdir. Ancak son yıllardaki klinik araştırmalar bu yöntemin tüm avantajlarının her hastada görülemediğini ortaya koymuştur. Yani bazı hasta grubunda faydası oldukça yüksek iken, bazı hastalarda faydası tartışmalıdır. Bu nedenle Cerrah bilgisi, el tecrübesi doğrultusunda hastaya da potansiyel yararlarını hesap ederek Çalışan kalpte bypass yöntemine karar vermelidir. Çalışan Kalpte Bypass Ameliyatı potansiyel avantajları nedeni ile yapılmaktadır.
Bu avantajlar şöyle sıralanabilir ;
Kalp Akciğer Makinası vücuttaki tüm kanı tüp ve kanül sistemleri kullanılarak dışarıya çeker, oksijenleyip, dakikada 3 ila 7 litre arasında bir hız ile vücuda geri pompalar. Bu esnada kan bir sunni hortum sisteminden ve oksijenatör denilen bir cihazdan geçer, resevuar dediğimiz bir küçük depoda kan belli seviyede toplanması sağlanır. Bu sistem hem hava kaçakları için bir koruma hem de aşırı ve ani kan kayıpları için bir depo durumundadır. Ancak kanın burada beklemesinin bile bazı yan etkileri vardır. Plastik boru sisteminden geçerken kan yabancı bir yüzey gördüğü için çeşitli reaksiyonları kendi içinde başlatır. Bu iltahabi (Inflamatuar) prosessler, kan pıhtılaşma zincirinin başlatılması, bazı kan hücrelerinin pompa sisteminden geçerken zedelenmesi, birbirine yapışması vb sayacağımız birçok fizyolojik olmayan süreçler işler. Bu süreçlerin vücut tarafından düzeltilmesi veya tolerasyonu her kişide farklıdır.
İşte bu cihaz her ne kadar Kalp Cerrahisi için önemli de olsa, şayet başka yöntemler ile de amaca ulaşılabiliniyorsa, yani örneğin Çalışan Kalpte Bypass ile başka damarların tıkanıklara köprü yapılması işlemi mümkün oluyorsa, tüm bu sayılan yan etkiler vücutta görülmez. Kan vücut içerisinde kalır ve fizyolojik şartlar korunmuş olur.
Koroner Bypass Ameliyatı olması gereken birçok hastaya (>%90) uygulanabilen bir yöntemdir. Çok az vakada uygulanması sakıncalı ve lüzumsuz olabilir. Ancak özellikle genç ve herhangi bir yan hastalığı olmayan vakalarda, çalışan kalpte bypass yapılmasının faydası belirgin değildir. Zira Kalp-Akciğer Makinasının yan etkileri bu vakalarda çok çabuk tolere edilir, klinikte pek fark edilmez.
Bir başka durum ise Cerrahın tecrübesidir. Zira kalp çalışır vaziyette bypass yapılabilmesi için, normal standart bypass ameliyatında ciddi bir tecrübe kazanmış olmak gerekmektedir. Bazen damarlar beklenildiği gibi çıkamayabilir veya değişik teknik sorunlar ile karşılaşılabilir. Bu sorunların da Cerrah tarafından kalp çalışır vaziyetteyken aşılması gerekmektedir. Damar dikilmesi esnasında geçici olarak kan akımının durdurulması işlemi kalbi etkileyebilir, kalbin ritmini bozabilir veya kalp kasında geçici hasara yol açabilir. Bu nedenle süre kısa tutulmalı ve çabuk hareket edilmelidir. Bu çabukluk esnasında da dikiş kalitesinin bozulmaması gerekmektedir.
Sonuç olarak, Çalışan Kalpte Bypass’tan en fazla fayda görecek hasta grubuna uygulanması en mantıklı olanıdır. Ama yine de kararı ameliyatı gerçekleştiren Cerrahi ekip vermelidir.
Çoklu Bypass uygulanması gerektiğinde genellikle sternum kemiği (İman Tahtası) ortadan açılır. Bypass yapılacak damarlar için vücudun farklı yerlerinden (Göğüs Kafesi içinden atardamar veya koldan atardamar veya bacaktan toplardamar) damar çıkarılır. Sonrasında Kalp-Akciğer Makinası hiç kullanılmadan kalbin yüzeyinde gerçekleştirilecek bypasslar için proximal akım sağlanır (Aort anastomozu). Sonrasında kalbin yüzeyindeki hedef bölge değişik yöntemlerle kalp çalışması esnasında sarsılması engellenir. Kalbin damarındaki kan akımı geçici bir süre için durdurulur. Distal anastomoz dediğimiz kalp yüzeyindeki dikim işlemi gerçekleştirilir. En son kanama kontrolü sağlanır ve göğüs kafesi çelik teller ile kapatılır.
Çalışan Kalpte Bypass ameliyatında iyileşme süreci avantajının yüksek olduğu “yüksek riskli hasta grubunda” normalinden çok daha hızlı ve iyidir. Genellikle komplikasyon oranı da düşüktür. Organ yetmezlikleri daha az görüldüğünden uyanma, solunum cihazından ayrılma, yoğun bakım süresi ve toplam hastanede kalış süresi daha kısa olduğuna ilişkin yayınlar mevcuttur.
Çalışan Kalpte Bypass yönteminin en korkulan komplikasyonu dikilen bypassların kalitesinin düşük olması ve kısa sürede tıkanmasıdır. Bu da hastalar için yeni bir işlem veya ameliyat sürecini beraberinde getirir. Ameliyat esnasında da bu durum yaşanabilir, perioperatif enfarkt dediğimiz, ameliyat sonrası erken dönem kalp krizleri oluşabilir. Ancak bahsi geçen bu durum standart kalp ameliyatında da gözlenebilir. Yine burada Cerrahın tecrübesi çok önemlidir. Sürekli Çalışan Kalpte Bypass yapılan merkezlerde bu türden komplikasyonlar oldukça az görülmektedir.
Ameliyat yarası veya kesisi diğer konvensiyonel yöntem ile aynı olduğu için aynı komplikasyonlar (kanama, enfeksiyon) çalışan kalp ile yapılan bypasslarda da gözlenmektedir.
Ameliyat süresi, hastanın durumuna ve ameliyatın kapsamına göre değişiklik göstermektedir. Genellikle 2-4 saat arasında sürmektedir.
Hastanın durumuna bağlı olarak genellikle 3-7 gün arasında hastanede kalınması gerekmektedir. Doktorunuz taburcu olduktan sonraki süreç hakkında detaylı bilgi verecektir.
İyileşme süreci kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, genellikle 4-6 hafta içinde günlük aktivitelere dönüş mümkündür. Tam iyileşme ise 2-3 ay sürebilir.
Ameliyat öncesi detaylı bir muayene ve gerekli testler yapılır. Sigara ve alkol kullanımından en az 2 hafta önce uzak durulması önerilir. Doktorunuz size özel hazırlık talimatları verecektir.
İlk kontrol genellikle taburcu olduktan 1 hafta sonra yapılır. Sonrasında 1. ay, 3. ay ve 6. ayda kontroller devam eder. Doktorunuz size özel bir takip programı oluşturacaktır.